30 Eylül 2014 Salı | By: YeniAy M.

Yüzleşme

 
UYARI: Kitap hakkında bilgi içerdiğini unutmayınız.
 

YÜZÜNÜZE TAKTIĞINIZ MASKELERİ ÇIKARTIN VE KENDİNİZ OLUN!

 
Uğur Koşar'ı duymuş muydunuz? Kendisi bir terapist. Kendisinin kurduğu Nur Terapisi yöntemi ile ruhsal sıkıntılar yaşayan hastalarını iyileştirmeye çalışıyor, Allah'ın izniyle. Psikoloji bilimini İslami ilim ile birleştirip size sunduğunu hayal edin. Bir çok terapist, insana maddecilik çerçevesinde, ruha değil, zihne hitap eden tedavi yöntemi sunar. Mantığınıza hitap ederek yaptığınız yanlışları görmenizi sağlar ve doğrusuna yönlendirir. Kitaplarından anladığım kadarıyla UK, bunu Allah ile yapıyor. Açık konuşmak gerekirse, bence daha etkili. Nedenini sorarsanız eğer, babamın tanıştığı bir adamın Hac sonrası, eski ruh halinden çıkıp, baya olumlu ruh haline büründüğünü, daha sonraki sene panik atak hastası olan bir yakınını da götürüp, o kişinin bu rahatsızlığından kurtulmuş olarak döndüğünü söylemem yeterli olabilir. Ayrıca rahatsızlık çeken, en yakınımda olan birinin Allah sayesinde, sürekli O'na duası; düşünmesi, ibadet edip, O'na kalbini açması sayesinde çok sağlıklı bir hale geldiğine de şahit oldum, hamdolsun. Neyse, UK'nin kendisinden ziyade, onun okuduğum ilk kitabını size tanıtmak için hazırlıyordum, bu yazıyı. :)
 
Yüzleşme, insanın içine yolculuk yapmasını sağlayan bir kitap. Aslında tarzını ve diğer kitaplarını düşünürsek, geleneksel terapistlerin kullandığı bir yöntem ile bizi iç yolculuğumuza çıkartıyor diyebilirim.
 
Eminim, hepimizin kendimizi sınırlayan zihinsel düşünceleri vardır. Hayatta hiçbir şey başaramadığımızı veya başaramayacağımızı; buna gücümüzün, imkanımızın ve de enerjimizin olmadığına inanıyoruz. Korkularımızın esiri olmuş, kendimizin istediği gibi değil, ailemizin ve çevremizin istediği gibi hareket ediyoruz ve de etmek zorundayız. Seçimlerin onların yapmasına izin veriyoruz. İşte, bu kitap da size diyor ki:" YANILIYORSUNUZ!"
 
"Çocukken olduğu gibi, seçimlerinizi size ait! O zamanlar kimse yadırgar, yargılar diye düşünmeden özgür bir ruhla, güçlü ve çılgın bir hayal gücüyle her şeyi yapacak güç ve enerjideydiniz! Büyüdükçe çevreniz size zehirli sözler söyledi. Sizin hayal gücünüzü yok etti, enerjinizi emdi, onu dışarı, boş yere, harcamanıza sebep oldu. Onların kurallarını ve isteklerini yıkıp kendi kurallarınızı yazıp istediklerinizi yapın!"
 
Elbette, şimdi çarpık zihinde olan insanlar vardır, hemen parantez açmak istiyorum. Zihin var, zihin var. Adam çıkıp 7/24 yatmayı da kural ve seçim yapabilir, adam katletmeyi, çalıp çırpmayı da! Burada bahsedilen bunlar ve bu gibi şeyler değil! Bizler büyürken hayallerimiz vardı. Gelin görün ki hepimiz de üniversite çağına geldiğinde ailemiz bizlerden daha stres yapmaya başlamadı mı? Okulumuzu, mesleğimizi onlar seçmeye çalışmadı mı? Ya da düzen seçmedi mi? Bize, kendimizi sevmeyi değil, en önde başkalarının sevgisine sahip olmamızın önemli olduğu öğretilmedi mi? Oysa UK'nin de dediği gibi, insan ilk önce kendisini sevmeli, zira insan, kendinde olmayan bir şeyi nasıl başkasına verebilir ki? Eğer insan kendisini seviyor ise o zaman neden çok sevdiğini iddia ettiği  karılarını/kocalarını aldatıyorlar? Sebep belli, onlar kendilerini sevmiyorlar ve herkesin kollarında sevgi dileniyorlar. Oysa o sevgi boşluğunu insan, kendisini severek dolduracaktır.
 
 
 
Kitaptan bazı can alıcı cümleleri yazmak istiyorum:
 
"Korkuyu sen yaratıyorsun, korku diye bir şey yoktur, o senin düşüncelerinin zayıflamış halidir, o varlığın özündeki sevgiden uzaklaştığını gösterir."
 
"Odak noktasını değiştirdiğinde, ağrıların da kayboldu." (Korku, acı ve benzeri şeylere odaklandığımız için onları hissediyoruz, farklı şeylere odaklanırsak eğer bunların hiçbirini hissetmeyiz. Haklı da, uykunuz var veya açsınız fakat deli gibi sevdiğiniz bir programı izlerken bunları unutmuyor musunuz?)
 
"Neye izin verdiğinin bilincinde olursan, düşüncelerini hakimiyet altına alma gücüne de sahip olursun."
 
"Bu arada garip varlığın hiçbir mazeretimi ve bahanemi kabul etmediğini anladım." (Hep derim, bahaneler isteksizlerin uydurduğu şeylerdir. )
 
"Bırak artık mazeret fabrikası olmayı!"
 
"Kaderine katlanma! O seni ancak yol ayrımına kadar götürür, hangi yolu seçeceğine ise sen karar vereceksin."
 
"Sizler kimlik derdine düşmekten, insanların kişiliklerini göremediniz! Yüreklerini de fark edemediniz!" (Etiket delisi olduğumuz için her güzel etiketi olanı adam sandık, peşinden gittik!)
 
"Varlığına saygı duy, o sana Yaratıcı tarafından sana hediye edildi..."
 
"Eğer bir şey olmuyorsa, yaşamı suçlamak yerine kendi inanç ve kararlılığını sorgula!"
 
 
 
 Kitap hakkındaki genel görüşüm: Kitap, kurgulanarak size tüm bunları anlatıyor. Bu yüzden, eğer ilk aşamada yazar bu konuda uyarısını yapmasaydı, kendisinin tımarhanelik olduğunu düşünürdüm. :)
 
Muhtemelen de en iyi yöntemi seçmiş, zira kafamızda canlandırmayı en iyi bu yöntem ile yapabilirdik. Yazarın da amacı olayın içine kendimizi sokmamız zaten. İnsanın kendi içiyle yüzleşmesi açısından güzel bir kılavuz olduğunu düşünüyorum. Günümüzde insanların sadece başkalarına değil, aynı zaman da kendisine karşı da yabancılaştığını söyleyebilirim. Benim de bazı korku ve engellemelerim olduğu için kitabın içeriğini okur okumaz aldım. Elbette ki ha deyince bir anda aydınlanmış ve zihinlerinizdeki zincirleri kırmayı beklemeyin. Bunlar ancak zaman içinde bizim uğraşımız ile olacaktır. Bu yüzden zaman zaman bu can alıcı sözleri okumayı tekrarlamam ve de hayatıma uygulamaya çalışmam çok mühim. İnşallah, zaman içinde umduğum gibi sonuç alırım.
 
Kitap Okuma Önerisi:  Kendisi ile "Yüzleşmek" isteyenlerin alması gereken bir kitap.

Puan: 10/9


Kitap Fiyatı: 10.00