31 Aralık 2019 Salı | By: YeniAy M.

Yalancı Pollyana

KÜNYE

Yazar: Duygu Songül Kahraman
Yayıncı: Arsine Yayınları
Sayfa: 80
Baskı Yılı: 2019 - 2. Baskı

TANITIM BÜLTENİ

“Merhaba, nasılsın?” gibi iki klasik sözcükten sonra sevdiği adam birden bire hakaret etmeye başladı. Omuzlarından tutup gözlerinin içine bakarak acımasızca "Eziksin Sevda dedi, çok çirkinsin. Söylesene ben seni nasıl sevebilirim. Hem de çok kötüsün. Beni sevdiğim kadından nasıl ayırmaya çalışırsın.” Bir sürü şey anlattı adam. Sürekli bağırıyordu, kulakları duymuyordu artık Sevda'nın. Ayakları kendini taşımıyor ve yer kayıyordu sanki. Tek anladığı ise onu bir ömür kaybettiydi. Sevda ezik de değildi, çirkinde. Aksine kendine güveni olan oldukça güzel giyinen hoş bir bayandı. Peki, ne diye onu oyalamıştı. Madem istemiyordu bunca zaman niye kendisini kandırmış ve sanki onunla mutlu gibi davranmıştı. Tüm kabahat kendisinin olamazdı. Ben mutlu değilsem o da olamayacaktı işte. İntihar etmeye karar verdi, sevdiği adam yoktu artık. O da tıpkı kendisi gibi intihar mektubunu okuduğun da pişman olacak ve sevdiği kadınla mutlu olamayacaktı, hem işini de kaybedecek, bulunduğu konumdan da olacaktı. Belki hapse bile girebilirdi. Vicdanı onu rahat asla bırakmazdı. İntikamını intihar ederek almaya karar verdi. Son anda eline baktığında elinde kırmızı kaplı 2. Balkan Harbi yazan bir kitap duruyordu...

Duygu Songül Kahraman ilk olarak şiirleri ile okuyucu karşısına çıkmıştı. Antroloji 1-2 kitaplarında, diğer şairlerle beraber, şiir sevenler için güzel bir eser meydana getirmişti. 


Duygu Hanım şimdi de karşımıza tamamen kendi katkısı olan bir kitapla çıkıyor. Aslında bu seferki kitap -bence- daha önemli çünkü hayatından bir kesit sunuyor. Yaşadığı hastalığın onda yarattığı olumsuz psikoloji ve düşünceler eşliğinde başlayan bu süreç; umudun ve yaşama sevincin yok olduğu küçük dünyasında yeniden yeşermesini ve olumsuz her şeye inat ama en çok da kendisine inat, dimdik durmayı ve yaşamayı seçişini anlatıyor. Böyle bir sabırla (yani mücadeleyle) yoluna devam ettiği için de Allah, ona ödülü vermiş çok şükür.

"Kurban rolü oynamayı bırakın."

Okurken bu cümle çok hoşuma gittiği için özellikle çizdim ve kalp çizdim. Sanırım bu cümle birden fazla şey anlatıyor. En önce "kendine acımaktan vazgeç!" diyor çünkü kendine acır isen kendi gücünü kendini tüketirsin ve sonunda hiç umudun kalmaz ve ayrıca "başına geleni kabul et" de diyor zira ne yaşarsanız yaşayın kabullenmek her şeyin başı. Kabullendiğiniz zaman rahatlıyorsunuz ve işte o zaman korkularınızdan sıyrılıp savaşmak için zihniniz dinç ve uyanık oluyor. Bu yüzden Duygu Hanım'ın da söylediği gibi ne yaşarsanız yaşayın "kurban rolü oynamayı bırakın" çünkü siz ne ilksiniz ne de son olacaksın; hiçbir şey size has değil ve diğer herkes gibi siz de, Allah'ın izni ve yardımıyla, bununla baş edip, atlatabilirsiniz.

Kesinlikle tavsiye edeceğim bir kitap. Her insanın hayat tecrübesi önemlidir... bilhassa kendi içinde yaptığı savaşlar. Duygu Hanım gönülden geçen duygu ve düşüncelerini bize aktarmış. Kendisine bu değerli eser için teşekkür ederim, almasını bilene çok şey verir diye düşünüyorum. Sevgi ve sağlıcakla kalın.

(Bu arada yazarın, yaşadıklarını okurken resmen içimde hissettim. Bilmiyorum, belki bu aralar çok hassasım, duygudaşlık yapıyorum... :) )

Kitabı satın almak isterseniz; Kitap Yurdu sitesinden temin edebilirsiniz.