11 Temmuz 2023 Salı | By: YeniAy M.

M.Ö. 1177 Medeniyetin Çöktüğü Yıl

 




KÜNYE

Yazar: Eric H. Cline

Yayınevi: Bilge Yayınları

Yayın Yılı: 2023

Sayfa Sayısı: 288

TANITIM BÜLTENİNDEN

M.Ö. 12. yüzyılda, Doğu Akdeniz’i çevreleyen topraklarda hüküm süren uygarlıklar büyüyor, gelişiyor, savaşıyor ve tarihte izlerini bırakıyordu. Geç Tunç Çağı’nın bu büyük devletleri, tıpkı üç bin yıl sonra yerlerini alacak olan ülkeler gibi birbirleriyle iletişim kuruyor, ticaret yapıyor ve diplomatik ilişkiler sürdürmeye çabalıyordu: Hitit kralları Girit malı giyecekler giyiyor, Minoslu ustaların eserleri Mısır’daki sarayları süslüyor, krallar ve firavunlar siyasi nedenlerle komşu ülkelerin prensesleriyle evleniyordu.


Fakat tüm bu güçlü devletler, M.Ö. 1177 yılından itibaren domino taşları gibi yıkıldı. Mikenler, Hititler, Kenanlılar, Asurlular, Minoslular, hatta Mısırlılar tarihe gömüldü. Tarihçilere göre, bu uygarlıkların, yazının, teknolojinin ve mimarinin sonunu getiren, “Deniz Kavimleri” diye adlandırılan esrarengiz toplulukların saldırılarıydı. Ancak Deniz Kavimleri, bu kadar büyük bir çöküşe tek başına neden olmuş olamazdı. Gerçekte ne yaşandı?


Arkeolojik buluntuları, yazıtları ve mektupları kullanarak dönemi okurun gözünde ilgi çekici bir şekilde canlandıran Eric H. Cline, birbiriyle bağlantılı çok sayıda unsurun nasıl bu devletlerin sonunu getirdiğini anlatıyor. Cline, doğal afetler ve iklim değişikliği kadar, istilalar, savaş ve karşılıklı bağımlılık gibi insan eliyle gerçekleşen şartların da bu sona katkıda bulunduğunu ortaya koyarak, Geç Tunç Çağı’nın büyük devletlerinin yükselişi ve düşüşü ile ilgili canlı, renkli ve düşündürücü bir analiz sunuyor.


Hititler kitabını okuduktan sonra okumaya karar verdiğim tarihi araştırma buydu. Arkasını okuduğumda Deniz Kavimleri üstüne kurulu, gizemlerin, tamamen olmasan bile kısmen, aydınlatıldığı bir çalışma diye düşünmüştüm.


Peşinen söyleyim, kesinlikle öyle değil! Kitap, Tunç ve Geç Tun Çağı'nda varlığını sürdüren Antik Mısır'dan tutun Hititlere kadar tüm mevcut kadim krallıkları konu alan bir eser. Temel amaç ise Geç Tunç Çağında bir anda çöken bu medeniyetlerin çökme sebeplerini araştırıp bulmak. Bu açıdan hayal kırıklığı oldu, yani Deniz Kavimleri üstüne kurulu olmaması ama onlardan hiç bahsetmiyor demek değil. Aslında tarih öncesi devirle ilgili çok fazla gizem var ve bizim elimizde de yapboz parçası gibi çok az belge var.

Yazarın yaptığı ise tüm o belgeler ışığında ( Hitit kitabında olduğu gibi) kendi mantıklı çıkarımlarını yaparak sebepleri aramak oldu. Açıkçası oldukça ilginç bir dönem olduğunu söylemem gerekir ama kitapta anlatılanlar Anadolu-Akdeniz- Mezopotamya bölgesi ile sınırlı elbet. O zamanlar da oldukça küresel bir dünya olduğu çıkarımını yapmak mümkün görünüyor; ticaret ve politik ağlar oldukça sıkı örülmüşe benziyor ( ben öyle anladım en azından) hatta krallar arasındaki ilişki oldukça hoşuma gitti. Deniz Kavimleri olduğu (yahut başka bilinmeyen) düşman saldırıları karşısında birbirinden yardım isteyen hatta tavsiye alan/veren hükümdarların ilişkisi nedense kafamda sıcak bir ilişki canlandırdı. Elbet bu sizi yanıltmamalı, neticede bunlar her daim kendi ülkesinin çıkarlarına öncelik veren insanlar. Hitit kitabında da zaten büyük kral kardeşliği gibi bir şeyden bahsedilmişti, bu ilişki ağı da biraz bundan kaynaklı.

Deniz Kavimlerine tekrar dönersek kökenleri tam bir muamma. Onlar hakkında net bilgi veren sadece Mısır kaynakları; birden fazla kavmin bir araya gelmesi ile oluşan bir çeşit göçmen halklar gibi görünüyor. Kavimlerine verilen isimlerden yazar(ve diğer araştırmacılar), o dönem bilinen bazı halklarla bağlantı kurmaya çalışmış ama bunlar tamamen isim yakıştırmasından başka bir şey değil, ikna edicilikten çok uzak. Bu sebeple hala gizemini koruyorlar. Muhtemelen iklim değişikliğinin tetiklediği bir çeşit kavimler göçü olmuş zira o dönemde iklim değişimi de oldu. Günün sonunda depremler, saldırılar, çöken sistem gibi birçok sebebin birleşimi, zaten küresel olarak birbirine de bağlı olan bu krallıkların arka arkaya çökmesine neden olmuşa benziyor ama bu da kesin değil fakat hem yazarın hem de okurken edindiğim kendi izlenimim bu oldu. Zira bahsedilen olası sebeplerin hiçbiri tek başına buna sebep verebilecek etkiye sahip değil ama hepsi ve bilinmeyen başka sebeplerle birleşince, gayet mümkün görünmekte. İşin ironik yanı ise okurken günümüzle de örtüşen bazı noktalar göreceksiniz ve "eyvah, tekerrür ediyor galiba," diyeceksiniz. Ben "s*çtık" dedim hani. ldnasndas

Kitap güzel, okurken hap gibi bilgileri yutmayın. Neticede yazar, kendi çıkarımını yapmış, size kendi fikrini dayatmasına izin vermeyin. Bu tür şeyler için çapraz okuma her zaman faydalıdır, diğer araştırmacılar ne diyor ve neye dayandırıyor... bunları da bilmek isterim. Bu arada kitap birçok ödül almış, kıymet verilen bir eserdir. Niyet edenlere şimdiden keyifli okumalar dilerim.