UYARI: Kitap hakkında bilgi içerdiğini unutmayınız.
"Saklandığınız gölgelerden çıkın ve kanınızı emen yarasalara karşı ışıkta savaşın!"
KÜNYE
Yazar: Aysun Çelik
Yayıncı: Cinius
Sayfa: 468
Baskı: Eylül-2014
Evet, geldik yeni bir kitap incelemesine. Yeni kitabımız, fantastik-gerilim severler için harika bir seçim olacaktır. Yazar dostum Aysun Çelik'in ilk romanı. Kitabı okudukça seçiminizden pişman olmayacağınızı göreceksiniz.
Konusuna gelelim.
Aslında konusundan ziyade konunun işlenmesi ve olayların gidişatı bir hayli ilginç. Bir öbek gencin bir şeyler tartışmak için bir araya gelmesi ile kitaba giriş yapıyoruz. İlk önce bu gençlerin ne yapmaya çalıştıklarını, kim olduklarını ve en önemlisi iyi mi yoksa kötü mü olduklarını anlamak için bir hayli kafa patlatıyoruz. Şimdiden söyleyeyim, ne olduklarını ve ne için çaba sarf ettiklerini ancak kitabın sonlarına doğru anlayacaksınız. Oyunbozan bilgi vermemek için elimden geleni yapacağım. :)
Kan bağı olmayan ama birbirleri için kardeş olan, birlikte büyümüş altı genç kadim bir düşmanla savaş içerisindedir. Bu savaş çok uzun zamandır sürmektedir ve başarısızlığa yer yoktur. Bu yüzden de kendilerine liderlik edecek olan asıl kişi olan Elfaz isimli komutanlarını diriltmek zorundadırlar. Ama bunun için en önce onun bedenini ele geçirmeleri gerekmektedir. Kardeşler, Elfaz'ın tabutunu ele geçirmek için de onu diriltmek için de gereken her şeyi yapacaktır. Buna katliam yapmak ve kurban vermek de dahildir!
Sonunda başarılı olurlar ve Elfaz'ın bedeni diriltilir. Geriye düşmanları Noyan'ı yenmek için bir ordu toplamak kalmaktadır. Bu işi de Elfaz yapacak, insanları bir çeşit kadim büyülerle yeni bir ırka dönüştürecektir. Elfaz'ın ordusu büyümeye devam ederken gücünün doruğuna erişmesi için de ruhuna ihtiyacı vardır. 'Taşıycı' olarak adlandırılan bu kişi, kendi ruhu ile birlikte Elfaz'ın ruhunu da içinde taşımakta ama bunu bilmemektedir. Noyan ise Elfaz'ın geri döndüğünü öğrenir öğrenmez bu taşıyıcı bulmak için Temren sokaklarını altına üstüne getirir. Ama ne olur ne olmaz diye de yedek bir tertibi devreye sokacaktır. Elfaz cephesinde ise taşıyıcı bulma görevi İkra ve Asutay'ın görevi olacaktır. İki tarafta son derece acımasızdır ve gerektiğinde canileşmekten çekinmemektedirler. Bu durumda tarafsız olanların kafasını karıştıracaktır.
Kim oldukları, ne oldukları belli olmayan bu insanlar ne için savaşmaktadır?
İyi ve kötüyü ayırt ederek taraf tutan masum insanlar, görünürde iki kötünün-karanlığın savaşında ne yapacaklar?
Kötü olan kimdir? Noyan mı yoksa Elfaz mı? Yoksa ikisi birden mi?
Kitabın başından sonuna kadar bu soruları kendinize soracaksınız. Kimi yerden Elfaz tarafının iyi olduğuna karar verirken kimi yerden aksi yönde karar vereceksiniz. Her zaman iyi ve kötünün savaşına alıştık... insanları siyah ve beyaz olarak kesin çizgilere böldük... Peki, gerçekte de öyle midir? Yoksa gri bir alandan da söz edebilir miyiz? Açıkçası benim kendime hala sorduğum ve cevabını tam olarak öğrenemediğim bir sorudur. Sanırım iyi insanlar da kötü şeyler yapabiliyorlar ama o zaman onlara nasıl iyi insan diyebiliriz ki? Neyse, varlıksal soruları geçelim. :)
Kitap hakkındaki genel görüşüm: Baştan söyleyeyim, kitap bir serinin başlangıcı. Yani devamı var, belli. Tez zamanda bekleriz zira bu savaşın daha nereye gideceğini ve bazı ilişkilerin sonunu çok merak ediyorum. Söylemeyeceğimmmmmmmmmm :D
Ben kitabı aldığımda bu kadar beklemiyordum. Gerçekten de çok başarılı bir çalışma olmuş. Yazarımızın kurgusu çok güçlü. Karakterlerin hepsi kendine özgü ve ilgi çekici; özellikle İkra ve Asutay ikilisi harika. Benim en sevdiğim kardeşler bunlar. Kitap boyunca sürekli merakınız canlı kalıyor. Kim bunlar, ne yapıyorlar, tarafınız ne? gibi sürüyle soru soruyorum ve bir türlü kesin şu diyemiyorum. Güvenseniz ayrı bir dert güvenmeseniz ayrı bir dert bu kardeşler. Ama hata onların, çok açık konuşmuyorlar her şeyi :)
Kitap betimleme yönünden de çok zengin. Her şeyi kafanızda ayrıntıyla canlandırabiliyorsunuz. Betimleme becerisini kıskandım bile diyebilirim, maşallah barekallah. :D Güçlü bir betimlemesi var, evet ama öyle ki bu güçlü yönü aynı zamanda kitabın zayıf yönü de olmuş, maalesef. Betimleme bir roman için olmazsa olmazdır. Zira bizi hikayenin içine çeken aslı unsur budur. Fakat bu betimlemeler çok yoğun olduğu zaman da beyin duraklamaya başlıyor. Şöyle anlatayım, 60 dk.lık bir filmde sadece 20 dk. boyunca konuşma-hareket olduğunu ve gerisinin çevre betimlemesi vs. olduğunu hayal edin. En mükemmel filmin bile verimliliğini aşağıya indirmeye başlayacaktır. Ya işte Nuri Bilge Ceylan filmlerinin malum sahneleri gibi. :) Bu yüzden yazarımız için küçük bir eksi olan bu kısmın, sonraki eserlerinde göz önüne almasını tavsiye ederiz. Zira okuyucular da seyirciler gibi sürekli gibi hareketlilik ister, bir noktadan çok kalıp takıldı mı sıkılmaya başlar.
Gene eklemem gerekir. Cinius yayınları kendini çok uyanık sandığı için 12 punttan daha az bir puntla kitabı basmış. Yine! Ayrıca kitabın tanıtım bülteni içerik hakkında neredeyse hiçbir bilgi vermiyor. Okuyucu kesinlikle yanıltan bir tanıtım bülteni olmuş. Bir bölümü almış koymuş arkaya. Yazarın bile rahatsız olduğu bir konu. Kendilerini kınıyoruz. Fakat kapak tasarımı kabartmalı falan çok güzel olmuş, alkışlıyoruz da. Şaşırdım. :)
Kitap Okuma Önerisi: Pişman olmazsınız.
Puan: 10/9
Kitap Fiyatı: 28 TL. (Kitapyurdu.com dan daha uyguna elinize geçer ;) )
Hemen karakter tanıtımına başlayalım mı? :) Hepsini tanıtmayı düşünmüyorum. Biliyorsunuz seri kitaplarda parça parça tanıtım yaparım. İlk başlara da başrolleri ve en sevdiklerimi koyarım. En sevdiğim dört karakterle başlayalım.
KARAKTERLER
İKRA. Diyeceksiniz bu oğlan bir gözden mi ibaret, yok mu şekli şemali? Var, ama bir türlü bu oğlanı tam anlamı ile resmedecek temsili bir resim yakıştıramadım. Ben de o olağanüstü yeşil gözlerini koyayım siz de çatlayın tipi nasılmış ki bunun, diye bununla idare ettim. İkra, kardeşler arasında en manyak ve ruh hastası olan kişi. Çabuk öfkelenen, hakim olmakta zorlanan biri. Oysa kendine hakim olması da çok önemli zira öfkelendiği zaman bedeninde kemik kırbaç çıkıyor ve karşısındakini param parça ediyor. Sizin anlayacağınız bu oğlandan korkmam çok yerinde olur. İkra'yı en çok çıldırtan şey Asutay'ın kendisidir. Özür, Aleda'dan sonra :)
Armina. Kitabın bir kısmında gördüğümüz ama muhtemelen de diğer kitapta bolcana göreceğimiz bir karakter. İkra ve Asutay ile yolları kesiştiğinde olaylara dahil oluyor. Zengin bir ailenin kızı ve ünlü bir araba firmasının varisi. Ailesi tarafından istediği ilgi ve sevgiden yoksun olduğu açık, bu yüzden mutsuz sayılan bir yaşamı var. İkra'ya karşı bir çekimi var. (Tamam söyledim işte! :D ) Hiç de öyle şımarık hanım hanımcık zengin kızlardan değil, öyle görünse bile. Kısacası görüntüsünün tam tersi biri.
Yazarımızın, sosyal medya da Kitap Böcüğü isminde bir öbeği (grup) var. İsminden de anlaşılacağı üzere kitap paylaşımları ve sohbetlerinin yapıldığı bir yer. Hem kendisi ile tanışmak hem de kitap böceği insanlarla tanışmak için ziyaret edebileceğiniz bir yer. ;)
BU KİTABA DA GÖZ ATIN: SULTANLARIN GÜNLÜĞÜ- AY ve GÜNEŞ'İN SALTANATI
0 yorum:
Yorum Gönder