29 Aralık 2017 Cuma | By: YeniAy M.

İslamiyet ve Türkler



KÜNYE
Yazar Prof. Dr. Hakkı Dursun Yıldız
Yayıncı: İlgi Kültür Sanat Yayınları
Sayfa280
Baskı Yılı: 2011
TANITIM BÜLTENİ

İslâmiyet'in kabûlü Türkler'e yeni bir ruh ve kuvvet vermiş, Asya steplerinden Avrupa içlerine kadar uzanan büyük ve uzun ömürlü imparatorlukların yaşamasında başlıca sebeplerden birisi olmuştur. Bundan daha önemlisi, İslâmiyet'in ortaya koyduğu prensiplerin millî bünyelerine uyması sebebiyle Türkler varlıklarını koruyabilmişlerdir. İslâm dinîni kabûl etmiş olan Türk boylarından hiç birisi, millî varlıklarını kaybetmemişlerdir. Bu bakımdan Türkler'in İslâm dinîne toptan girişleri, diğer din ve medeniyetlere intisablarından farklı olarak doğurduğu büyük ve müsbet neticeler itibarıyla yalnız Türk ve İslâm tarihinin bir dönüm noktasını teşkil etmekle kalmaz, dünya tarihinin de en büyük hadiselerinden biri sayılacak bir ehemmiyet taşır. Türkler, İslâmiyetle daha ilk fetihler sırasında temasa geçmelerine rağmen ancak üç asır kadar sonra X. Asrın ortalarında büyük kitleler halinde bu dinî kabûl etmişler ve kısa zaman sonra İslâm dinî Türkler'in millî dinî haline gelmiştir. Bu üç asırlık uzun tarihi devrenin ilk yarısında Türkler ile Müslümanlar arasında çetin mücadeleler cereyan etmiş ve bu sebeple İslamiyet Türkler arasında yayılma imkânı bulamamıştır. Abbasî hanedanının iktidara gelmesiyle İslâm devleti bünyesinde meydana gelen değişiklikler sebebiyle mücadeleler hemen hemen sona ermiş ve Türkler İslâm devleti hizmetine girerek faaliyet göstermeye başlamışlardır.
Kitabın ismini bir tv programında duyarak almıştım (ya da bir başka kitapta ismi geçmiş de olabilir, üzerinden uzun zaman geçtiği için hatırlayamıyorum. 😋😋😋 ). Sonuç olarak kitabı edindim ve geçenlerde bitirmek nasip oldu.

İçerikte Türklerin ilk zaman İslamiyet ile ne zaman ve ne şekilde tanıştığını ve münasebetinin nasıl oluştuğunu tarihsel verilerle anlatıyor. Bu cümleden Türkler, İslamiyet'e girdi; şu şu şeyler eski inancı ile çok uyumluydu vs. şeklinde bir şey çıkarmayın. Burada işin teolojik kısmı değil tarihsel kısmı anlatılıyor; 10. y.y. sonrası ele alınmadığı için toplu olarak nasıl İslam'a girildiğini anlatan bir kitap değil.

Kitapta Türklerin, Emeviler ve Abbasiler ile olan tanışıklığı ve bu devletlerin içerisinde aldıkları vazifeler anlatılıyor. Doğrusunu söylemek gerekirse Samara Devri olarak adlandırılan zaman içerisinde; Abbasi Devletindeki Türklerin etkisi ve yaptıkları; bir zaman sonra ortada dönen entrikalar vs. bana Game of Thrones dizisini anımsattı, bizim GoT da baya batılıların GoT'u kadar heyecan verici, demedi demeyin. 😀😂😃 Elbette olaya benim bakış açımla bakar ve ders çıkartabilirseniz bu kitap size sadece tarihsel olayların öğretmekle kalmaz, hayati bazı önemli şeyler de öğretir. Bu açıdan da çok verimli ve değerli bulduğum bir kitap oldu.

Türkler ağırlık ve en etkili olarak Abbasi Devleti'nin Samara Devri'nde faaliyet gösterdiği için, kitapta da ağırlık bu dönem üzerinde geçiyor. Zaten ünlü Samara şehri de Türkler için kurulan bir Türk şehri(hatta Abbasi devletinin o dönem başkenti). Türkler olaya askeri vazifeler ile başlarken iş siyasi/devlet yönetim kademesinde faaliyet göstermesine kadar gidiyor ve bir zaman sonra halifeler üzerindeki baskıları ile fiilen devletin yönetimini ele geçiriyorlar. Durum öyle boyutlara ulaşıyor ki Abbasi Devleti içindeki Türkler, halifeleri indirip yerine yeni halife seçiyor. Bu durum halifelik süresini müneccimden öğrenmeye çalışan taze halifeye etrafındaki insanların şu cevabı vermesine neden olur hale gelmiş; "Türkler ne kadar zaman isterse."

Kitabı muhakkak tavsiye ederim ama özel de bir ricam var; okurken asabiyet(milliyetçilik) duygunuzu kamçılayarak okumak yerine olabildiğince duygulardan ırak bir şekilde okuyun ki almanız gereken dersi alın, öğrenmeniz gerekeni öğrenin. Gurur ve böbürlenme ile okursanız yüzeysel şeyler öğrenirsiniz.


(Soluk renkli fiyat, etiket fiyatıdır. Üstündeki ise internet fiyatıdır.)