7 Ekim 2013 Pazartesi | By: YeniAy M.

Yaprak Dökümü


 
UYARI: Kitap hakkında bilgi içerdiğini unutmayınız.

 

Zamane dünyasında namuslu ve idealist kalmak ne kadar da zor değil mi? Ama bence en zoru bu yönde çocuklarınızı yetiştirmek.

 

Kitabımız Ali Rıza Efendi ve ailesinin son dönem yaşamlarını konu alıyor. Ali Rıza Efendi küçük bir bürokrattır. Annesi ve kardeşleri ölene kadar İstanbul'da yaşamış daha sonra, onların ölümü üzerine, İstanbul'u terk ederek 25 yıl boyunca Anadolu'da görev yapmış, evlenmiş ve aile kurmuştur. Bir oğlu ve dört kız çocuğu sahibi olmuştur. Daha sonra ise bir vesile ile tekrar İstanbul'da yaşamak için geri dönüş yapar. Elbette bunca zaman içerisinde emekli de olmuştur.
 
Yalnız İstanbul'a döndükten sonra hiçbir şey Ali Rıza Efendinin arzuladığı gibi gitmez. Ali Rıza Bey gelenekçi bir insandır ve idealist, ahlak kurallarına düşkündür. Gelin görün ki değişen zamanda çocukları, özellikle de kızları, babalarının dayattığı geleneksel yaşam ile, zamanın getirdiği ve daha ilgi çekici olan ahlaksal olarak gerilemiş yaşam tarzı arasında çatışma yaşarlar.  Daha Türkçesi Türk yaşam tarzı ile modern olduğuna inanılan Batı yaşam tarzı arasındaki yozlaşmış hayatları konu alıyor diyelim.
 
Necla ve Leyla arasındaki zenginlik ve hırs kapışmasının getirdiği aile felaketi ve kendi sonlarını hazırlamaları. Babasına en çok benzediği sanılan Şevket'in evli bir kadınla ilişki yaşayıp, evlenmesi ve çalıştığı bankadan para çalıp hapse düşmesi. Fikret'in, evin en büyüğü, tüm bu parçalanmışlardan ve huzursuzluktan kaçmak için kendisinden yaşça biriyle evlenip evden ayrılması gibi parçalanmışlar görüyoruz. Bana göre olan en çok Ayşe isimli evin en küçük çocuğuna oldu. Tüm bunlara maruz kalıp ruhsal olarak çökmüştür kız. Yazarımız onun iç dünyasına pek değinmese de tahmin etmek zor olmasa gerek? Kısacası bu kitap batı kültürüyle yozlaşan bir ailenin nasıl param parça hale geldiğini, kendi eden kendi bulur sözünün de güzelce canlandırılmış olduğu bir eser.
 
Kitap hakkındaki genel görüşüm: Yazar bize, bana göre, modernlik sayılan Batı kültürünün aile hayatlarımızı, insanlarımızı, toplumlarımızı nasıl da yozlaştırdığını, mahvettiğini tek bir aile üzerinden bize güzelce göstermiş. Kitabın geçtiği dönem çok eski dönemler ama okuduğunuzda günümüz ile aynı ahlaki yozlaşmaların hatta daha fazlasının olduğuna şahitlik edeceksiniz. Kitabı okuyanın çıkartması gereken dersin iki şey olduğuna inanıyorum: İlki Batı kültüründen uzaklaşın, kendi özünüze dönün aksi halde ahlaki yozlaşma ile kendi hayatını çökertirsiniz; ikincisi ise ebeveynler ne isterlerse istesinler, nasıl yetiştirirlerse yetiştirsinler, çocukların gelişimine ancak bir noktaya kadar katkı sağlayabiliyorlar. O noktadan sonra ip avucunuzdan kaçıp gidiyor, yapacak bir şey olmuyor. Ailelere tavsiyem çocukları kendi istediğiniz şekilde yoğurmaktan ziyade onlara vermeniz gereken belli başlı ahlaki değerleri doğar doğmaz aşılamaya başlarsanız ve iyi ile kötüyü onlara gösterirseniz çocuklarınızı ahlaki yozlaşma ve çöküşten koruma şansınız yüksek olacaktır.
 
Kitap eski dönem dili ile yazıldığından şimdiki nesil için ağır kaçabilir ama zaten "panpa (!)gençliği" Türkçe bilmediği için dilin hangi günümüzde yazıldığı pek önem arz etmiyor. Onlar için "şyle br ktp ckrtsk nsl olr?"


Bu arada söylemeden geçmeyim. Kitabımızın düzeni: konuşmaların ( - ) ÇİZGİ ile ayrılmasını seven arkadaşlar için güzel bir örnek çalışma ama artık konuşmalar bu şekilde ayrılmıyor. ;)
 
Kitap Okuma Önerisi:  Gençlere muhakkak tavsiye ederim. Hem Batı kültürünü bir bok zannetmemeleri gerektiğini öğrenmeleri için hem de Türkçe haznelerinin, cümle kuruluşlarını öğrenmeleri için. Ayrıca yazar ve kitap bir klasiktir. Tolstoydan önce kendi klasiklerimizi okuyalım. Kitap kalınlığı hayli bir ince. Bir günde biter.

Puan: 10/9
 
 Kitap Fiyatı: 16

KARAKTERLER

 
 
Sırasıyla evin en büyük çocuğu FİKRET, Leyla ve Necla, Ferhunde ve Şevket, evin annesi ve babası ve en küçükleri Ayşe.
 
 
Bu kitabın dizisi yapıldı, biliyorsunuz. Hangisi derseniz elbette KİTAP derim. Çünkü yapılan dizi sadece yozlaşmış bir aileyi anlatmıyor, aynı zamanda dizi yapımcılarının vs. de ne denli yozlaşmış olduğunu gösteriyor. Bir kerede tek bir trajedi yeter de artar bile.