28 Ekim 2013 Pazartesi | By: YeniAy M.

Seküler Bilimin Tanrıları (Rabbini Arayan Thomas 4)

 
UYARI: Kitap hakkında bilgi içerdiğini unutmayınız.
 

Bir Müslüman ve Ateist'in Allah'ın varlığı ve Seküler Bilim Eleştirisi üzerine  tartışması.

 
Furkan AYDINER, ABD'de yaşayan bir Sosyal Bilimci. Üç yıldır tanıdığı, Tanrıtanımaz Thomas ile Allah ve varlığı üzerinde, sohbetler gerçekleştirmekte. Kendisi de bu sohbetlerini kitaba dökerek biz okuyucularına sunmaktadır. Bundan önce Thomas ile yaptığı müzakerelerden üç tane daha kitabı var. Bu üçlü kitabın, İnançlı-Tanrıtanımaz, her iki kesime de hitap etme özelliği var. Belki çoğumuz inancımızı karşı görüşle çok kez yüz yüze ya da internet ortamında tartışmışızdır. Fakat bu iki kişi, bizlerin tartışmadığı, hatta belki aklımıza bile gelmeyen konular üzerinde de tartışmalarını sürdürmekte. Özellikle bilimsel gelişmeler üzerinde. Kitap ayrıca Felsefe(özellikle din felsefesi ile ilgilenen) öğrencileri açısından da yararlı diye düşünüyorum. Çünkü iki karşıt görüşün felsefi tartışması bu.

Kitabın ana konusu; yazarımızın bilimsel verilerin, kendi seküler bakış açıları yorumlayarak bizlere sunan bilim dünyasının yaptığı yanlışa gene bilimsel veriler kullanarak cevap veriyor. Hem de bunu bir Tanrıtanımaz'a karşı yapıyor. Yani karşılıklı görüşmelerin oluştuğu bir kitap bu. Bir yandan seküler bilimin mantıksızlığını delilleri ile çürütmeye çalışan bir mümin, diğer yandan seküler bakış açısı ile bu argümanları çürütmeye çalışan bir imansız... Aslında Thomas öyle alelade bir Tanrıtanımaz değil. Gerçekten zeki, araştıran ve aklıselim biri ama yazarımızın tabiri ile "sekülerizm gözlerini bağladığı için, hakikatı göremiyor."

Kitap da çeşitli argümanlar konuşuluyor; Öncelikle "Üç ilahlı bilim" tanımı ile yazarımız seküler teslis tanımını yapıyor ve bunun üzerine tartışıyor. Hatta bu bölümde Kelime-i Şehadetin öyle bir açıklamasını yapıyor ki siz bile "Daha önce hiç farkında değildim, böyle yaptığımın!" diyeceksiniz. :)

Sonraki bölümlerde bilimle Tanrı'yı aramak, kainatı okumak gibi çeşitli konular üzerinde tartışmaları var ama bence en dikkat çekici bölümü 11.bölüm olan ve hemen hemen herkesin karşılaştığı bir argüman; Kötü sorunu ve Tanrı. "Tanrı varsa eğer neden bunca kötülüğe izin veriyor? Varsa vermez, demek Tanrı yok. " argümanını daha önce duymuşsunuzdur. Yazarımız burada Thomas'a çok da doyurucu bilgiler vermekte.

Sonraki bölümlerinde de yazarımızın zamanında bir iddiası üzerine yapılan bir tartışma ile karşılaşıyoruz. "Sentetik Hücre" yapılması, Thomas için Faruk'un ateist olması için yeterli bir kanıt olmak zorundadır.

En son bölümde ise Hawkings'in son kitabındaki (Büyük Tasarım) argümanlar üzerine yorum-tartışma ile karşılaşıyoruz. Yorum-tartışma dedim çünkü Thomas kitabı içerik olarak duymuşluğu olsa da okumamış. Bu yüzden daha çok yazarın yorumları üzerine bir fikir tartışması olmuş.

Konulara girmek, konuşmaları yazmak istemedim çünkü bu farklı bir tarzda yazılmış bir kitap ve yazmaya başlarsak bir bakmışız kitabın bir çok kısmını yazmış oluruz. Bu yüzden içerik hakkında fikir edinebileceğiniz kadar bir şeyler yazmaya çalıştım.

Kitap hakkındaki genel görüşüm: Yıllardır İnançlı-Ateist tartışmaları yapılır. Hatta eminim hepimiz bir nebze olsun karşıt inanla tartışmışızdır. Fakat iki bilim insanının tartışmalarını, boyutlarını hiç görmemiştim. Bizim daha da üstümüzde bir bilgi tartışması ve felsefi boyuta girmişler. Ayrıca ikisinin de son derece entelektüel bilgiye sahip kişiler olduğunu görünce bence ikisinin tartışmasını izlemekten hoşlanacak, kendiniz nezdinde öğrendiğiniz şeyler olacak.

Ama benim kitap hakkında rahatsız olduğum bir nokta var. Said Nursi'nin bazı sözlerini paylaşmış ama bunu yaparken dönemin dilini aynen aktarmış. Bizim için yalın olmayan bir Türkçe olduğu için de yazılanları anlamak zor. Bildiğiniz Osmanlıca. Sözlük de yok. Gerçi olsa da benim için değişmezdi. Ben, Said Nursi aktarıcılarının ve Nurcuların, yazılanları, bıkmaz tükenmez bilmez bir şekilde inatla Osmanlıca yazmasına anlam veremiyorum. Belki "Osmanlıca öğrenmenize teşvik ediyoruz." diye düşünüyorlar ya da benzer bir amaç vardır ama bir noktadan sonra bu teşvik değil, zorlama olur ki kimse zorlanmaktan hoşlanmaz. Bir Nurcu arkadaşımla da tartışmıştım bu konuyu. Açıkçası uzun uzun tartıştıktan sonra bana bir nebze dahi hak verdi. Zaten kendisi de Osmanlıca bilmediği için sürekli sözlüğe bakarak okumaya çalışıyormuş. Sonuç; kitabın özüne ve öğretisine zarardan başka bir şey değil.

Yani düşünün Thomas bunu kendi dili ile gayet net algıladı ama ben anlamıyorum çünkü adamların Osmanlıca aktarma geleneği inatla devam etmekte. Ellerinde olsa Eski İngilizce-Almanca-Rusça şeklinde yazacaklar diğer ülkelere de. Yani bir noktadan sonra Nursi'nin tüm alıntılarını geçtim gitti, okumadım bile. Kitabın tek eksi noktası budur. Sinir bozucu.

Yazara tavsiyem: Siz hata gibi görmeseniz de bu hatayı tekrar etmeyin.

Kitap önerisi: Tavsiye ederim.

Puan: 10/8 (Anlamadığım kısımlar için 1, bu geleneği inatla devam ettirip sinirimi bozdukları için de 1 puan indiriyorum. Kusuruma bakmasınlar. Bu olmasa kitap 10 numaralık.)

Kitap Fiyatı: 13-14


DİPÇE: Müslüman-Ateist tartışmalarınız için bu kitabı "kılavuz" edinmek arzusunda iseniz, bu kitaptan önce, yazarımızın Rabbini Arayan Thomas isimli diğer üç kitabını almanızı tavsiye etmem gerek. Bu kitap, seri bir kitabın dördüncüsü niteliğini taşıyor. ;)