31 Aralık 2014 Çarşamba | By: YeniAy M.

Bir Geceye Altı Ay



UYARI: Kitap hakkında bilgi içerdiğini unutmayınız.

TEK BİR GECE'DE HAYATINI MAHVETMİŞTİ AMA BİR GECE İÇİN ALTI AY YETERLİ OLACAK MIYDI?

Selamlar, canlarım. Yeni bir kitap ile sizinleyim. Psikoloji türü ile aranız nasıl? Benim iyi sayılmaz. Her ne kadar psikoloji alanına ilgim olsa da bir türlü psikoloji filmlerine ısınamadım. Karman çurman, rüya gibi film çekip önümüze koyuyorlar. Gerçi benim rüyalarım bile bu filmlerden daha manalı daha derli topludur. Örneğin ilk izlediğim psikoloji filmlerinden olan Vanilya Sky filmi benim için hala muammadır; ne anlattı? ne oldu? falan bildiğiniz dumur olup çıktım filmden. Hali ile psikoloji türü romanlara da hiç yanaşmadım, bu benim ilk psikoloji romanım.

Kitap, yazarımızın ilk kitabı. Duygu arkadaşım sağ olsun beni kendisi ile tanıştırdı. Birbirimize kitaplarımızı gönderdik. Ben de başladım hemen okumaya. Ne yalan söyleyeyim psikoloji türü deyince, benim de kafamda hemen eski deneyimler canlandı. Ve kitabı okumaya başlar başlamaz da karakterin bir hastane koğuşunda olduğunu, bir an gözlerini açıp aslında her şeyi zihninde yaşadığını falan anlayacağını sandım, alakası yok yani, bilginize. :) Kitap boyunca hayal ettiklerim arasında sadece erkek karakterin tipi tuttu. Boyuna kadar hem de. Evet, evet. O kadar tutturdum. :D Olsun, bir isabetli atış da iyidir. Kitabın konusuna dönelim. Çok ayrıntı vermeyeceğim bu sefer, meraktan çatlayıp patlayın. :)

Selin, Psikiyatri bölümünde mezundur. Yüksek Lisans yapmak için geldiği Amerika'da bir gece ne olduğunu anlayamadan kaçırılır. Fuhuş mafyasının elinde geçirdiği tek bir gece, Selin'in de hayatını mahvetmeye yetmişti. Genç kız, yanına aldığı Mishale isimli bir kız ve bir çanta dolu para ile kaçar. Mishale zaten kimsesiz bir kızdır, ve Selin de artık evine dönemeyeceğine karar vermiştir. Bu iki yıkık genç kız, Teksas Brownwood şehrine giderek, şehir merkezinden uzakta eski bir kiralık ev bularak orada yaşamaya başlarlar. Amaçları kendilerinden alınanlara karşılık yeni ve huzur dolu bir hayat kurabilmektir. İki kızın yanlarında da Mariam isimli yaşlı bir kadın, Selin ve Mishale'e tüm desteğini sunacaktır.

Fakat başlangıçta Selin'in hesaba katmadığı bir şey olur; hamiledir. Bir tecavüzün meyvesini doğurmak istememektedir; yaşam gücünü tüketen bu haber karşısında bir karar verecektir. Ya ölümü seçerek işin kolayına kaçacaktır ya da yaşamaya devam edecek ve tüm zorluklarla mücadele edecektir. Selin ikincisini seçer ama içindeki intikam ateşi de kor gibi içini yakar. Bebeğini doğurmaya karar verdiği gün, bunu ona yapan adamdan da intikam almaya ant içmiştir. Geçen yıllarda çocuğunu büyüten Selin, çocuğunun babasını da bulmak için tüm imkanlarını kullanmıştır. Ve sonunda Jake isimli ünlü bir iş adamı olan, çocuğunun babasını bulur ve onu kaçırarak, ona özel hazırladığı odaya zincirleyerek hapseder. Niyeti ona yaşattığı ızdırapın aynısını ona yaşatmaktır; çaresizlik, umutsuzluk, korkmuşluk ve daha fazlası. Lakin Selin'in fikri ve intikam hissi hızla değişir. Jake'e bir teklif sunar; ona yaşattığı bir gece için ondan altı ayını alacaktır. Ondan sonra serbesttir. Selin'in niyeti bu adamı bir nevi eğitmek, değiştirmektir. Ne de olsa kendisi bir doktordur ve insanları yaşama bağlamak, yardımcı olmak onun işinin bir parçasıdır.

Yine de böyle bir adamı değiştirebilir miydi? Veya değiştirmeli midir? Kendisine yapılanları bir kenara bırakabilir miydi? Ya çocuğu? Babasına bağlanan bu çocuğun elinden onu nasıl alabilecekti? Zaten onu sonsuza kadar burada saklayabilir miydi ki? Selin bir çok sorun, karışık duygu ve düşünceler ile doğru bir karar vermesi gerekmektedir. Lakin vereceği karar ne olursa olsun ondan bu altı ayı çalacaktı. Sadece nasıl çalması gerektiğine karar vermesi gerekiyordu.

Peki, ya Jake? Yıllar sonra baba olduğunu öğrenmesi bu adamın değişmesine yardım edebilir miydi? Tek bir gece için yaptığı hatanın karşılığı bu kadar mı büyük olmalıydı? Her zaman güçlü olan Jake, ilk defa bu kadar çaresizlik içerisinde hissederken, Selin ile ilişkisi nasıl gelişecekti? Buradan kurtulmak için her şeyi yapmaya hazır olan Jake, Selin ne derse yapmak zorundadır.

Selin, onun hem cehennemi hem de bu cehennemden kurtuluş umuduydu.

Kitap hakkındaki genel görüşüm: Okuduğum türleri görürseniz eğer, bu türün benim sevdiğim türler arasında olmadığını görürsünüz. Hali ile sıkılıp uflayacağımı ve bitirmesinin de zaman alacağını sandığım bir kitaptı. Ama ne olursa olsun adam akıllı okuyacaktım. Yani, o kadar göndermiş okumamak olur mu? Ama kitaba bir başladım, ikinci gün akşamı bitti. Anlayın yani. :D

Psikoloji-Sosyoloji gibi alanları temel alarak yazılan çizilen kitaplarda bilimsel dillere çok sık rastlayabilirsiniz. Bu da yazarların "ben bilgiliyim" deme yöntemi, galiba? Oysa bu kitap bundan çok uzak. Sizin anlayacağınız dilde yazılıp çizilmiş. Dili ağır değil. Betimlemeler çok iyi, hemen kafanızda canlandırıyorsunuz. Kısacası bu açıdan sıkılmadan okuyacağınız bir kitap.

Her insanın başına olumsuz olayların geldiği ama, bazılarının başına daha olumsuz olayların geldiği bir dünyada yaşıyoruz. Böyle durumlarda insanlar genelde hemen suçu Allah'a atar, inanç sorgulamasına gider, insanları sorgular, kısacası "ben bu kadar kötü müyüm ki başıma bu kadar kötü şey geldi." der. Karakterimiz tüm bu aşamalardan geçiyor ama sonunda da yolunu bulmayı başarıyor. İşte o yolunu bulurken, siz de kendinizden bir parçayı onda bulabilirsiniz. Ne de olsa kitabın amacı bu. Bir hayali karakterin yaşadıklarını kullanarak sizlere öğretmek, yol göstermek. Bence kitabın üstlendiği görev bu açıdan çok hoş. Elbette hayattaki tüm sorun ve sıkıntıların tek bir kişinin başında toplandığı bir kitap değil bu; Küçük Kadınlar dizisi ile karıştırmayın(ay ne kadar melankolik bir diziydi.).  Bu açıdan bakarsak eğer yazarımız bu türde devam edecekse muhtemelen böyle sorunları ele alan yazılar yazmaya devam edecektir. Bence çok iyi fikir.

Gelelim artılardan eksilere...

Dil, anlatım ve akışkanlık çok iyi olsa da kurguda biraz zayıflıklar olduğu görüşündeyim. Bilhassa kitabın başında geçen, kaçışın ardından eve dönemeyeceği kararını alırken biraz daha iç çatışma yaşaması gerekliydi. Zira biraz oldu bitti oldu, o şekilde. Bu hızlı geçişleri ilerleyen bölümlerde de görüyoruz. Erkek karakterin iç değişimlere bu kadar hızlı teslim olmaması, aksine başta sağlam bir direniş göstermesi kurgunun heyecan doruğunu yükseltmek ve o geçişin nasıl sağlanacağı konusunda merak duygusunu tavan yapması açısından çok önemliydi. Çünkü ister istemez bir de Stockholme sendromuna mı yakalandı, sorusunu sormama neden oldu.

Ayrıca, yazardan değil yayıncıdan kaynaklanan bir yazı boyutu sorunu var. Adamlar 12 yapacağına, kağıttan çalmak için 10.5 yapmışlar boyu. Hali ile bu bir kitap için eksi oluyor. Cinius yayınlarını bu sözde uyanıklığı için de buradan kınıyoruz!

Bir de erkeğin iç yolculuklara çıkarken ağlama olayı belki psikolojik aşamaların etkilerindendir ama bu kadar sık ağlamaması daha iyi olabilirdi ki bu kurgunun eksikliği değil, tamamen okuyucunun temennisidir. :) Bendeniz sert erkek seviyorum, yazar da duygusal erkek, demek ki :D (Sertten kastım ağlama nedir bilmeyen adamlar değil elbette, sadece böyle sık değil, arada bir. :D)

Kitap Okuma Önerisi:  Psikoloji türü sevmeseniz bile okumanızı tavsiye ederim. Ben pişman olmadım.

Puan: 10/9


Kitap Fiyatı: 20 tl.

Yazar dostuma, başarılarının devamını dilerim. :) Kendisinin bir de gündeliği mevcut. Buradan takip edebilirsiniz; Meryem Seyda Parlak