UYARI: Kitap hakkında bilgi içerdiğini unutmayınız.
Resmi tarihi unutun. Onlar size yalan ve çarptırılmış bilgilerden başkasını sunmaz!
KÜNYE
Yazar: Osman Karatay
Yayıncı: Kripto Yayınları
Sayfa: 272
Yazar: Osman Karatay
Yayıncı: Kripto Yayınları
Sayfa: 272
Baskı Yılı: 2014(11.baskı)
Tarih sevdam beni bir kez daha Kripto Yayınlarına yönlendirdi. Daha önce Çağdaş Bilimler Işığında Oğuz Kağan Destanı kitabını okumuştum. Yayınları kurcalarken karşıma bu kitap gelince hemen bunu da aldım ve oldukça seçici bir insan olduğumu göz önüne alırsak oldukça isabetli atışlar yapmaktan dolayı kendimle gurur duyduğumu söyleyebilirim. Boş kitap almıyorum. Muhakkak tatmin edici oluyorlar, hamd olsun. :)
Kitabın içeriği isminden de anlaşıldığı gibi Türklerin Kökeni. Köken deyince böyle sağda solda okuduğunuz, izlediğiniz pananormal olaylar gelmesin aklınıza. Benzer bir isimle bir kitap okumuştum ve elbette ki bilimsellikten uzak bir kitaptı. Gerçi o da hayal gücümü beslemesi açısından tatmin edici sayılırdı, nispeten. :D
Yazar, ilk aşamada Türkler, Türklük ve Türkiye kavramları üzerinde durup, gayet yerinde açıklamalar ile bu üçlünün aslında ne olduğunu güzelce ifade etmiş. Kısaca değinirsek, benimde savunduğum, Türklük kavramı kan vb. şey ile değil, yani kafatasçılık mantığı ile değil, AİDİYET duygusu ile olur. Zira Türk doğup da Türklüğü kabul etmeyen ama yabancı kökenli olup da kendini Türk kabul eden nice insanı gördüm, duydum, bilirim. Osmanlı tarihinden buna en iyi örnek devşirmeler ve cariyelerdir. Kökenleri Rum, Gürcü vb. olan bu insanlar Türk-Müslüman olarak yetiştirildikleri için Türklük aidiyeti ile yaşamışlardır. Bugün onlara dil uzatanların köklerine gitsen devşirme bir soy bulduğumuzda biz şaşırmayız ama onlar şaşırır herhalde? Öyle ya yüzlerce yıl boyunca yetiştirilmiş devşirme paşalar, hanımlar, yeniçeriler ne oldu? Hadım Ağa değil ki bunlar, evlendikten sonra çocukları nerede? Eh işte onlar biz oluyoruz. :)
Türkiye kavramı benim için yeni bilgi oldu. Türklerin tarih boyunca anayurt kabul ettiği topraklar her daim Türkiye olarak kabul edilirmiş. Bu yüzden Osmanlı döneminde de Anadolu Türkiye olarak anılırmış ki bunu biliyordum ama Memlukların topraklarını Türkiye olarak adlandırmak hiç aklıma gelmemişti. :) Bildiğiniz üzere kendileri eskiden köle olan Türklerin kurduğu bir Türk Devletidir ki Moğollara aman vermeyip kovalayan Sultan Baybars'ın hükümdar olduğu bu devlet gene bir başka Türk devleti olan Osmanlılarca varlığına son verilmiştir.(Yavuz Sultan Selim.)
İçerikte benim en çok ilgimi çeken şeylerden biri İNGİLETERE; ARTHUR EFSANESİ olmuştur. Aslında İngiltere ve Türkler konusunu daha öncede bir yerde duymuştum ama yazarı güvenilir ve yetkin biri değildi. O şahsa göre ING eski Türkçede zapt edilmiş manasına gelirmiş ve ING(ENG) LAND olarak zapt edilmiş ülke demekmiş. İNG konusunda bir bilgi bulamadım daha bir şey diyemem. Fakat yıllardan beri Karadeniz bölgesindeki TULUM ve İskoç çalgısı GAYDA arasındaki bağın nereden geldiğini merak eder dururdum. ilginçtir ki İskoçya'da ELGİN isminde bir kasaba var Bu Türkçe ismin manası 'Gurbette Yaşayan' Yabancı bir ülkede bu manada bir ismin olması manidar. İskoçlar bunun Türkçe olduğunu bilmiyorlar, söylediğimde şaşmışlardı. Yazara göre bir Türk devleti olan Saka/İskit (Karadeniz bölgesi hakimiyetleri alanındaydı) hakimiyetinde olan bir başka Türk kavmi, Sakların yok olmasından sonra Roma ile kapışıyorlar(Gladyatör filminin başındaki yaşlı imparatorun dönemi) ve kaybedince 5500 atlı savaş tazminatı veriyorlar. Roma da bu atlıları İngiltere'ye gönderiyor. Onlar bir daha oradan ayrılmıyorlar. Bunu okuyunca Gayda ve Tulum bağlantısını kendimce çözmüş oldum. :)
Arthur kısmı ise gene bu bahsi geçen Türk boyu ile ilgili. Oldukça ilginç ayrıntılar söz konusu. Burada değinmeyeceğim elbette :)
Birde İngilizcede kökeni bilinmeyen kelimeler ile ilgili küçük bir tablo var. Bunlar eski Türkçe kelimeler ile birebir uyum sağlıyor. Birkaç örnek vermek isterim.
BİG(ing)+BÖG(tr)=Büyük
BODY+BOD=Beden
TELL+Tİ=Demek, söylemek
BUG+BÖG(büyük ile aynı)= BÖCEK
KIN+KUNİ=Aile, akraba, soy
Viking konusuna da değinmiş elbette. Aslında bu konudaki en büyük kaynak kendi sözlü ve yazılı efsaneleri. Odin'in Türkland'an geldiğini bilmeyeniniz kaldı mı aranızda hala? Kendileri söylüyor biz değil. :)
GENEL YORUM: Yazar, olabildiğince bilim çizgisinde kalarak mevcut veriler eşliğinde bize bilgileri sunuyor. Abartı cabartı olmadan, duygusal davranmadan; eziklik hissi duyup alafranga zihniyeti takınmadan hareket ettiği kanaatindeyim. Böyle bilim insanları bulmak zordur. Bilhassa tarih alanında. Ne tarihçilerimiz var kibirli, alafranga zihniyetinde...! Görsen alim sanırsın! Neyse, tavsiye ederim. Edinin okuyun. Sıkıcı bir dili yok. Dil karşılaştırmaları kısmı sıkabilir sizi o da vakıf olunulması gereken bir alan kanımca. Benim ona kafam çok basmıyor. Sözelci olarak zayıf olduğum tek alan dil bilimi. :P
Puan: 10/10
Kitap Fiyatı: 10
Kitap Fiyatı: 10
0 yorum:
Yorum Gönder