18 Ağustos 2013 Pazar | By: YeniAy M.

Türkler Niçin Müslüman Oldu?


UYARI: Kitap hakkında bilgi içerdiğini unutmayınız.

Kılıç zorluyla mı yoksa kendiliğinden mi?

 

İsmail Hami Danişmend, bizlere tarihte bir yolculuğa çıkartıyor ve Türkleri İslam'a çeken etkenin ne olduğunu irdeliyor. Aslında yazarımızın en başından beri söylediği şey "Türkler kendi iradesi ile İslam'ı seçmişlerdir!"
 
Biz ise bunun nedenlerini görüyoruz bu kitapta. Bildiğiniz gibi bazı insanların aklında, kılıçla zorla Müslümanlaştırıldığımız vardır. Aksini söylesek bile bu fikirden vaz geç(e)mezler. Neden bu şekilde ben pek emin değilim. Mensubu bulundukları Türkler mi çok zayıf iradeli ve ödlek ki İslam dayatmasına karşı gelemediler yoksa İslam mı çok gaddar bir din ki herkesin boğazına kılıcı dayayıp öyle ya da böyle asimile edip(batılılar gibi), İslamlaştırıyorlar toprakları? İnandıkları bu mu? Gerçi, her iki durumda birbiri ile bağlantılı, yani biri varsa diğeri de var. Yani, ikisi de geçerli bir dayanak bu görüştekilere. Ben bunu son derece acımasız ve saygısızca buluyorum. Dahası içinde bulunduğu İslam'ı ve Türklük ile ilgili bir birikimi maalesef yok.
 
İsmail  Beyde bize, bu görüşlerin  yanlışlığını gösteren BELGELER ile cevap veriyor. Kitabımız önsözden sonra, Müslüman Arap ordularının, İslam öncesi Türk kavimleri ile olan savaşçılarına değinmekte.
 
Bu konuda birkaç kısa anlatım veriyorum.
"Araplar, Ermenilerin iç çatışmalarından yararlandılar ve bütün direnişleri kırarak İberya ve Gürcistan üzerinden Kafkasya'ya kadar ilerlediler. Fakat işte orada Hazar Türkleriyle karşılaştılar ve onların önünde durmaya mecbur oldular."
 
"Hayret edilecek bir şey ki, Araplar o harikulade hücumlarına bütün İran dağlarının ve o devrin iki büyük devletinin bütün askeri kuvvetleri direnememişken, Kafkasya kapılarında durmak zorunda kaldılar ve Kafkas geçitlerinin büyük bir devlet tarafından değil de, sadece yarı göçebe Hazarlar tarafından müdafaa edilmesine rağmen ilerlemeye muvaffak olamadılar."
 
Bu kısa anlatımları yazarımız tarihçi Michael Kmosko'nun ve Sedillot'un kitaplarından alıntılamıştır. Bana göre en can alıcı alıntılardan biri de Leon Cahun'un kitabından alıntıladığı şu cümledir: "Hakikat şudur ki Araplar silah kullanarak Türklerle başa çıkamamışlardır." Aynı şekilde Leon, Türklerin silahla veya benzer şeyle yenilemeyeceğini, çünkü Türklerin bu konuda üstün olduğunu ama konuşma sanatında acemi olduğunu ve Arapların da konuşma sanatında çok iyi olduğunu bu yüzden Türklere karşı kalan yegane silahlarının ancak siyaset ve güçlü hitap olduğunu da eklemiş.
 
Profesör Barthold, kitabında Leon'u destekleyen sözler eder. "İranlılardan farklı olarak, Türkler İslam orduları tarafından hakimiyet altına alınamamıştır. Ceyhun, Zerefşan ve Seyhun civarındaki medenileşmiş yörelerin fethinden sonra, Araplar 8. asır boyunca savunmacı bir siyaset takip ettiler ve tıpkı selefleri gibi bu nehirlerin yatakları civarında uzun surlarla hendekler vücuda getirdiler."
 
İkinci can alıcı alıntı ise Jean-Paul Roux isimli tarihçiden geliyor. "... Türklerin benzeri görülmemiş bir olay olarak İslam alemine katılışları fetihlerin zoruyla olmuş değildir. İslam'ın büyük savunucular ve üç büyük Müslüman milletten biri olan bu adamlar, mağlup edilerek ihtida ettirilmiş değillerdir."
 
Yazarımız bu kısımdan sonra Türklerin Müslüman Olmalarının Sebebi isimli bölümünde artık yavaş yavaş sebepleri sıralamaya başlıyor. Kısacası; eski inançları ile İslam inancı arasındaki benzerlikleri Türklerin kalbini çalan nokta oluyor. Elbette bu benzerliklerin ne olduğundan bahsediliyor. Daha sonra ise ayet ve hadisler ile Türklerin İslam bayrağının sancaktarlığını yapacağı ile ilgili deliller sunuyor(elbette bu Arapların yerine geçecek millet meselesi Türkler yerine başka bir millet de olabilirdi. Bu şekilde bakalım olaya.)
 
Kitap hakkındaki genel görüşüm: Kitabı görür görmez kapıvermiştim ki amacım başka bir kitap aramaktı. Yazar Danişmend devletinin kurucu soyundan ve Osmanlı çocuğu diyebilirim. Türkçe lehçeleri dahil Fransızca, Almanca, Sümerce ve Latinceyi konuşan, okuyup anlayan biridir. Eski toprağımız elbette yaşamıyor, 60'lı yıllarda vefat etti. Kitapta anlattığı, söylediği her şeyin tarihsel bir kanıtını sunmakta. Kanıtları devlet arşivlerinden ziyade, döneminin ve kendi dönemi öncesinin büyük tarihçilerinin yaptığı araştırmalar aslında. Tarih kitaplarında olmazsa olmaz "kanıt-belge" sunma olayı bu kitapta başarılı şekilde sunulmuş. Yine de ben ağırlıklı olarak devlet arşivini seven biriyim ama bazı tarih sahneleri maalesef devlet arşivinden olmaz yani belge devlet arşivlerinden ibaret değildir! Aslında öyle bir dillendirmişim ki sanki kitap sırf alıntılardan yazılma gibi ama değil elbette! Dili de diğer tanıttığım kitapların ki gibi ağır değil, sıkmaz. Yazarın yaşı da ölüm tarihi de göz önüne alındığı zaman, bu kitabın yazım tarihinin ne denli eski bir zamana dayandığını söylememe gerek yok.
 
Kitaptan bazı kısımlar 
 


 
 
Kitap Okuma Önerisi:  Bu konuda ilgisi olup da almamak olmaz.

Puan: 10/9

Kitap Fiyatı: 10