UYARI: Kitap hakkında bilgi içerdiğini unutmayınız.
"İnsanoğluna umut olması için yapması gerektiği tek bir fedakarlık vardı. O da GİTMEK."
KÜNYE
Yazar: Gökhan Biçer
Yayıncı: Uğur Tuna Yayınları
Sayfa: 352
Tarihi, fantastik roman severler için, tavsiye edebileceğim romanlardan biri. Konusundan da anlayacağınız üzere 1478 yıllarında, Floransa'da geçiyor. Lorenzo de Medici ve Leonarda Da Vinci dönemleri. Kitabı okumaya başladığımda, Medici ve Leonardo ismini görünce hemen aklıma Da Vinci'nin Şeytanları dizisi geldi. :P Tahmin ediyorum ki yazar o diziden etkilenmiş, zira benzer çok noktalar var. Örneğin sadece 'seçilmiş' kişinin okuyabileceği bir kitap ve iki ayrı örgütün savaşı. Gerçi iki örgüt savaşları genel anlamda çok sık işlenen, fantastik ve macera romanlarının olmazsa olmazıdır. Onlar da olmasa biz ne okuyacağız ki? Bir iyi bir kötü olmalı, yanlış mıyım? :)
Kitabın konusu ilgi çekici. Yazarın dil akışkanlığı iyi. Sıkılıp fırlatma hissi doğurmuyor. Geçenlerde bu hissi bana veren bir kitap okumuştum, takip edenler bilir. :) Olay kurgusu fena değil, belki biraz daha heyecan katabilirdi. Çünkü okurken "ne olacak acaba?" şeklinde çok bir meraka kapılmadım. Belki benim de fantastik ve tarihi kitaplar yazmamdan kaynaklı, olay örgüsünün nasıl ilerleyeceğini tahmin edebilmem yüzündendir. Ama kitabın sonlarında "oooo" dediğim bir nokta oldu. Bakın o kısmı göremedim işte. O kısıma yaklaşırken, kesin beni şaşırtacak biri olacak dedim ama o kişiyi beklemiyordum. Aklıma gelmedi yani, varlığını dahi unutmuştum. Bak bu güzel bir ters köşeydi. Hiç işaret yoktu yani. Yazarımızı tebrik ederim. :)
Seri kitabımızın, ikincisi gelecek yüzyıllarda, günümüzde, geçiyor. Bunu söylemekte sakınca görmüyorum. Çok büyük bir oyun bozan bilgisi değil. Kitap boyunca ikinci kitaba dair sahneler de görüyoruz, sizi heyecanlandırmaya yeter sanırım? :)
Dil bilgisi konusunda bir eleştirim var ama. Türkçe dil bilgisine çok vakıf değil; direk ve direkt arasındaki farkı bilmeli bir yazar. Ayrıca bir sahnede "Aman Allah'ım!" diyor, karakterlerden biri. Karakter Hristiyan. İtalya gibi yabancı bir ülkedeyiz. Aman Tanrım! demesi daha mantıklı olacaktır. Madem yabancı bir kültürü başrol yapıyoruz, o zaman o kültüre de az çok vakıf olup, ona göre kurguyu işlememiz lazım yoksa mantık hatası olur.
Kitap, bir sene içinde 4 baskı yapmış. Maşallah. Allah başarılarının devamını daim etsin. :) İkinci kitabın, ilkinin hatalarından ayıklandığı, kurgusunun daha da geliştiği ve daha çok heyecan verici olmasını bekliyorum. Sanırım bizi ikinci kitapta daha büyük bir macera bekliyor. ;)
Yayıncı: Uğur Tuna Yayınları
Sayfa: 352
Baskı Yılı: 2014(4. Baskı)
1478, Floransa...Düzensizlik ve otoriter rejimin yerini demokrasi ve halkın İradesine bırakmaya başladığı bu zamanda, yüzyıllardır zamanının gelmesini bekleyen kötülük de ortaya çıkmaya ve zehrini yaymaya başlamıştı... Karşılarında durmak için gönderilen on sekiz yaşındaki çocuk ise hayatındaki en sevdikleri dâhil her şeyini kaybetmişti, ta ki fazlasını bulana kadar... Vitale Di Fabrizio, hayatını diğerleri gibi sıradan yaşayan bir çocuktu. Her şeyin bir anda altüst olduğu gün, o da değişmek zorundaydı. Tüm bu yaşananlar ve yüklenen sorumlulukları kaldırabilecek kadar güçlü mü? Yoksa sadece intikam duygularıyla hareket eden biri olarak mı hatırlanacaktı? Peki ya SEÇİLMİŞ kişi bu aciz çocuksa...Neleri değiştirebilir...
Tarihi, fantastik roman severler için, tavsiye edebileceğim romanlardan biri. Konusundan da anlayacağınız üzere 1478 yıllarında, Floransa'da geçiyor. Lorenzo de Medici ve Leonarda Da Vinci dönemleri. Kitabı okumaya başladığımda, Medici ve Leonardo ismini görünce hemen aklıma Da Vinci'nin Şeytanları dizisi geldi. :P Tahmin ediyorum ki yazar o diziden etkilenmiş, zira benzer çok noktalar var. Örneğin sadece 'seçilmiş' kişinin okuyabileceği bir kitap ve iki ayrı örgütün savaşı. Gerçi iki örgüt savaşları genel anlamda çok sık işlenen, fantastik ve macera romanlarının olmazsa olmazıdır. Onlar da olmasa biz ne okuyacağız ki? Bir iyi bir kötü olmalı, yanlış mıyım? :)
Kitabın konusu ilgi çekici. Yazarın dil akışkanlığı iyi. Sıkılıp fırlatma hissi doğurmuyor. Geçenlerde bu hissi bana veren bir kitap okumuştum, takip edenler bilir. :) Olay kurgusu fena değil, belki biraz daha heyecan katabilirdi. Çünkü okurken "ne olacak acaba?" şeklinde çok bir meraka kapılmadım. Belki benim de fantastik ve tarihi kitaplar yazmamdan kaynaklı, olay örgüsünün nasıl ilerleyeceğini tahmin edebilmem yüzündendir. Ama kitabın sonlarında "oooo" dediğim bir nokta oldu. Bakın o kısmı göremedim işte. O kısıma yaklaşırken, kesin beni şaşırtacak biri olacak dedim ama o kişiyi beklemiyordum. Aklıma gelmedi yani, varlığını dahi unutmuştum. Bak bu güzel bir ters köşeydi. Hiç işaret yoktu yani. Yazarımızı tebrik ederim. :)
Seri kitabımızın, ikincisi gelecek yüzyıllarda, günümüzde, geçiyor. Bunu söylemekte sakınca görmüyorum. Çok büyük bir oyun bozan bilgisi değil. Kitap boyunca ikinci kitaba dair sahneler de görüyoruz, sizi heyecanlandırmaya yeter sanırım? :)
Dil bilgisi konusunda bir eleştirim var ama. Türkçe dil bilgisine çok vakıf değil; direk ve direkt arasındaki farkı bilmeli bir yazar. Ayrıca bir sahnede "Aman Allah'ım!" diyor, karakterlerden biri. Karakter Hristiyan. İtalya gibi yabancı bir ülkedeyiz. Aman Tanrım! demesi daha mantıklı olacaktır. Madem yabancı bir kültürü başrol yapıyoruz, o zaman o kültüre de az çok vakıf olup, ona göre kurguyu işlememiz lazım yoksa mantık hatası olur.
Kitap, bir sene içinde 4 baskı yapmış. Maşallah. Allah başarılarının devamını daim etsin. :) İkinci kitabın, ilkinin hatalarından ayıklandığı, kurgusunun daha da geliştiği ve daha çok heyecan verici olmasını bekliyorum. Sanırım bizi ikinci kitapta daha büyük bir macera bekliyor. ;)
Puan: 10/7
Kitap Fiyatı: 10 TL
Kitap Fiyatı: 10 TL
0 yorum:
Yorum Gönder