12 Haziran 2015 Cuma | By: YeniAy M.

Büyük Osmanlı Projesi



UYARI: Kitap hakkında bilgi içerdiğini unutmayınız.

"Hatırla onu! Hatırla Kendini!"

KÜNYE


Yazar: Mustafa Armağan
Yayıncı: Timaş Yayınları
Sayfa: 304
Baskı Yılı: 2014

Kitabı aldığımda, yazarın, kitabın ismine bakarak günümüz üzerinden bir iç-dış politika geliştirdiğini zannetmiştim. Benim gibi düşünen varsa bilsin ki aslında öyle değil, tam olarak değil. Mustafa Armağan, bize, unuttuğumuz/unutturulan ecdadımız-tarihimiz olan Osmanlı'nın bilinmeyenlerini, anlatılmayanlarını yazarak, tarihi şuurumuzu uyandırmaya çalışıyor. Nitekim kitapta bunun ne denli önemli olduğuna dikkat çekiyor ki göreceksiniz; biz unutmuş/unutturmuş olabilirler ama onlar hatırlıyor ve bu korku ile üzerimize geldikçe geliyorlar; ayağımıza ve ellerimize prangalar takıyorlar. Onların en büyük korkusu bu prangalardan kurtulup, yeniden ayağa kalkmamız!

Muhakkak ki kitapta anlatılan şeyler, tarihimizin- ECDADIMIZIN bilinmeyenlerinin-anlatılmayanlarının tamamını kapsamıyor. Fakat bu kadarı bile bizi uyarmaya yetecek, gururlandıracak ve yeniden hatırlamamızın ne kadar önemli olduğunu hatırlatacak cinsten!

Geleneğim üzerine kitaptan birkaç önemli kısmı sizinle paylaşacağım.

Yazar, sürekli okutulan tarihe göre Osmanlı'nın gerileyip gerilemediğini, sorguluyor. Bunu anlatan bazı tarihçilerimizin(!) bunu dillendirme şekli ve Osmanlıya aşağı bakış açısı da ayrı bir kondur. Şahsi fikrim, bir ülkenin yıkılması için illa ki bir gerileme sürecinden geçmiş olması gerekiyor ama yazara göre bu durum her zaman bu şekilde evrilmemektedir. Kaldı ki gerileme sürecinin başlangıcı komiktir; Sultan Süleyman'dan sonra Osmanlı'nın gerilemeye başladığı anlatılmıştır. İyi de ondan itibaren yıkılışına kadar 3,5 asır geçmiştir; yani 357 yıl gibi bir süre. Nasıl bir gerileme ki bu 357 yıl boyunca sürmüş, Osmanlı dayanmıştır? Bu mucizenin sırrı nedir? Bize de söylesinler zira 2020 yılına gelindiğinde bir çok ülkenin çöküp yıkılacağını söyleyen uzmanlar var.

Yazar, Ortaçağ'dan Yeniçağ'a geçişi de sorgulamakta hatta bizatihi Ortaçağ kavramına bugün yüklenen anlamı deşmektedir. Bu konuya başka pir dediğimiz tarihçilerden de duymuştum. Osmanlı-Müslüman alemi hiç ortaçağ(günümüz anlamı ile) yaşamış mıydı ki yeniçağa girmiş olsun İstanbul'un fethiyle? Buna delalet yani işaret eden bir veri yoktur! Yani Türkler-Müslümanlar(Osmanlı) hiçbir şekilde ortaçağ döneminde yaşamamıştır. Kaldı ki batı için o dönemlerde ortaçağ kavramı günümüzden de çok farklı bir manadadır. Kısaca özetlersek; ortaçağ, din adamlarına göre, bir kısmı gerçekleşmiş fakat henüz kemal noktasına ulaşmamamış(bitmemiş) bir projenin 'orta'sını ifade etmektedir. Yani bugünün eski ABD başkanı Bush'un defalarca dillendirdiği gibi 'Yeni Dünya Düzeni' projesi gibi veya aynı proje olduğunu düşünmekte beis(sakınca) görmüyorum.

Avrupa'nın Kanuni Korkusu isimli başlıkta hayli bir ilginç. Başlığı bir çeşit deyim gibi görebilirsiniz. Kanuni'nin zamanındaki gücü ve Avrupa'ya kök söktürmesi üzerinde bıraktığı izin etkileri bugün Türk korkusu olarak devam etmektedir... Ayrıca kapitülasyonlar konusunda çok bilinen bir yanlışa açıklık getiriyor; Kanuninin kapitilasyonlar ile ülkeye zarar verdiği izlenimi(ben dahil) bir çok vatandaşın zihninde yer edinmiştir. Lakin Kapitülasyonlar, Osmanlı'ya 19. yüzyılda bela olmaya başlamıştır, öncesinde değil. O zamana kadar kar getiren, lehimize olan bir ticari anlaşmaydı. Eh, bir insanın 300 yıl sonrasını görmesini bekleyemeyiz, değil mi?

Bu bilgiler, kısa ve öz şekilde çerezlik olarak size sunulmuştur. Detaylarını ve daha fazlasını kitabı edinerek öğrenebilirsiniz ki almanızda yarar olduğunu söylemem gerekir. :)

Puan: 10/9

Kitap Fiyatı: 16 TL