Fantastik Edebiyat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Fantastik Edebiyat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
22 Ocak 2024 Pazartesi | By: YeniAy M.

Alacakaranlık Serisi "Gece Yarısı Güneşi"

 


KÜNYE

Yazar: Stephenie Meyer

Yayınevi: Epsilon Yayınları

Yayın Yılı: 2020

Sayfa Sayısı: 712

TANITIM BÜLTENİNDEN

“Ve aslan, kuzuya âşık olur.”
Bu unutulmaz aşkı, bu kez aslanın ağzından dinlemeye 
hazır mısınız?
 
Milyonları peşinden sürükleyen Alacakaranlık’ın unutulmaz âşıkları Bella ve Edward, serinin yayımlanan son kitabından on iki yıl sonra, başladıkları yere geri dönüyor. Hikâyelerini anlatmak bu kez Edward’a düşünce, en karanlık ve heyecan verici detaylar arasına dalmak da kaçınılmaz oluyor. 
Sahi, herkesin aklını okuyabilen bir vampirin zihnine 
süzülmeyi kim istemez ki? 


#TwilightSaga serisinin #BellaSwan bakış açısıyla anlatıldığını bilirsiniz. Yazar #StephenMayer bu sefer ilk kitabı #Edward gözüyle anlatıyor. Ben genelde karşı tarafın beyninin içinde olanları da merak ederim, okumak ilgimi çeker.

Yazarımız da en ince ayrıntısına kadar Edward’ın kafasındaki düşünceleri ve hislerini bizimle paylaşmış, bir eksik gedik yok yahut tatminsiz kalacağınız bir nokta da yok. Zaten kitap oldukça kalın olduğu için bu çok mümkün değil. 🙂

Hikayeyi (okuyanlar) genel olarak bildiğimiz için çok ek bir durum var diyemem, sadece Edward yok iken Bella’nın yaşadıkların görmek yerine Edward’ın o sırada ne yaptığını ayrıntısı ile okuyoruz. Aslında seriyi yeniden okuma hissim doğmuştu okurken lakin Edd’in sürekli olarak “uzak durmalıyım, birlikte olmamalıyız,” yaklaşımı biraz sıkıyor. Açıkça ilan ediyorum ki Alice ve Jasper çifti, başrolden daha çok ilgimi çekiyor, en sevdiğim karakter Jasper. Yazarımız onların hikayesini de yazsa ne güzel olurdu. 😅

Ben kitaptan memnun kaldım, seriyi okudu ve sevdi iseniz okumanızı tavsiye ederim.



Açlık Oyunları "Kuşların ve Yılanların Şarkısı"

 



KÜNYE

Yazar: Suzanne Collins

Yayınevi: Dex Kitap

Yayın Yılı: 2020

Sayfa Sayısı: 646

TANITIM BÜLTENİNDEN

Onuncu Açlık Oyunları’nı başlatacak hasat gününün sabahı. Başkent’te, on sekiz yaşındaki Coriolanus Snow akıl hocası olarak katılacağı Oyunlar’a hazırlanıyor. Başarılı olmak istiyor ve bunun için tek bir şansı var. Bir zamanların görkemli Snow ailesi zor zamanlardan geçiyor ve ailenin kaderi, Coriolanus’un cazibesiyle, zekâsıyla, hamleleriyle diğer akıl hocalarını gölgede bırakıp haracını Oyunlar’ın galibi yapmasına bağlı.




Aslında başka bir kitap okuyordum ama bir anda buna geçtim. 😜 Yıllardır okumayı beklediğim bir #roman bu. #HungerGames serisine hepiniz aşinasınızdır, bu kitap Başkan Snow’un gençlik döneminde Açlık Oyunlarının 10. yılında geçiyor ve başrol elbette Snow’un kendisi. #Spoiler Snow ailesi savaş öncesi köklü ve zengin bir aile iken sonrasında fakirleşmiştir ve genç Snow ve ailesi bunu gizlemek için elinden geleni yapar. Daha lisede Başkan olmayı hedefine koyan Snow; son sınıfa geldiğinde 10. Açlık Oyunlarında yeni bir uygulama ile haraçlara atanan Akıl Hocalarından biri olunca bildiğimiz Oyunların geleceği de şekillenmeye başlar. İroniktir ki Snow’un haracı 12. Mıntıkadan Lucy isminde müzisyen bir kızdır ve zamanla bu kıza karşı romantik hisler de besleyecektir. Oyunların ilk halleri gladyatör dövüşlerini anımsatır cinstendir, Snow’un deneyimledikleriyle ileride oyunları daha insani hale getirdiğini söyleyebiliriz (ne kadar insani olabilirse artık!)

Snow’un daha vicdanlı ve insani olduğu bir dönemi okuyoruz ama içten içe gelecekteki Snow’un orada olduğunu gösteren düşünceleri görebiliyorsunuz. Bol bol Alaycı Kuş/ Katniss göndermeleri de var ki ana seride gördüğümüz bazı olay/hikayelerin köklerini de bu kitapta göreceksiniz. Yazar burada da bir ironi yapmış, ünlü idam edilen adam şarkısı, temelde Snow ve Lucy'nin şarkısıymış... tabi Snow azıcık bunu (bana göre biraz zorlama şekilde) kendilerine yorumladı. Tigris gibi karakterlerin kökenlerini de okuyacaksınız, Gül takıntısının da kökenleri burada… Kısacası okuyun bence, filmi de geldi geçti. 😉

Genel olarak başarılı, güzel bir kitap. Tabi zayıf olduğunu düşündüğüm kısımlar da var ve göze batan dil bilgisi hataları da.. Devamının yazılmasını isterim, Snow’un Başkan olma süreci de ilgi çekici olsa gerek. Kötü bir adamın doğuşu da kahramanların doğuşu kadar ilgi çekici bir hikayedir.






12 Kasım 2022 Cumartesi | By: YeniAy M.

Buz ve Ateşin Dünyası

 


KÜNYE

Yazar  George R. R. Martin , Linda Antonsson , Elio M. Garcia Jr
Yayıncı: Akılçelen Kitaplar
Sayfa344
Baskı Yılı: 2017 (1. Basım)
TANITIM BÜLTENİ
Geçmişin bir girizgah olduğunu farz edersek, George R.R. Martin'in başyapıtı, son zamanların en özgün ve en keyifli fantastik destanı olan Buz ve Ateşin Şarkısı'nın epey sağlam bir girizgaha ihtiyaç duyacağında hemfikir oluruz. İşte o girizgah, Buz ve Ateşin Dünyası ile geliyor.

Baştan sona rengarenk çizimlerle donatılmış bu kitap, Yedi Krallık'ın tarihini kapsamlı bir şekilde anlatıp Buz ve Ateşin Şarkısı ve son dönemlerin en popüler dizisi Taht Oyunları'nda yaşanan olayların habercisi olan epik savaşlar, amansız rekabetler ve cüretkar isyanlarla ilgili tüm detayları gözler önüne seriyor. Bu kapsamlı tarihçe, George R.R. Martin'in ünlü web sitesi Westeros.org'un kurucuları ve belki de bu dünyayı vizyoner yaratıcısı kadar tanıyan yegane kişiler olan Elio M. Garcia Jr. ve Linda Antonsson ile yıllar süren işbirliği sayesinde gerçekleşti.

Septonların, büyücülerin ve ozanların nesilden nesile aktarılan halk hikayelerini, alimane görüşlerini ve bilgi birikimini Buz ve Ateşin Dünyası'nın sayfalarında bulacaksınız. Buz ve Ateşin Dünyası, Karanlık Çağ'dan Kahramanlar Çağı'na, İlk İnsanlar'ın gelişinden Fatih Aegon'un tarih sahnesine çıkışına, Aegon'un Demir Taht'ı hazırladığı günden Deli Kral II. Aerys Targaryen'a uzanan, dolayısıyla "günümüzde" Starklar, Lannisterlar, Baratheonlar ve Targaryenlar arasındaki çekişmeleri şekillendiren tüm olaylara dair kayıtları içeren kapsamlı bir tarihçedir. George R. R. Martin'in şaşırtıcı bir titizlikle detaylandırdığı bu evreni ve bu evrende yaşananları tam anlamıyla kavramanıza imkan tanıyacak olan Buz ve Ateşin Dünyası, kalemin kılıçtan keskin olduğunu size de ispatlayacak. 


Arkadaşımdan ödünç almıştım; 1,5 senemi aldı bitirmek. :)

Bu kitap #GRRM’in #BuzVeAteşinŞarkısı serisinin yani #GameOfThrones dizisinin evreninin tarihi anlatmak için hazırlanmış. Westeros ve Essos bölgelerinin tarihini ve yakın zamanda yaşanmışlıkları anlatarak evrenin geçmişini bize tanıtıyor. Bir iki şey belki güncel seriye etki edebilir. Misal Demir Adalardaki iptal edilen kral şurası örneği; Euron’un seçildiği kral şurasının iptali için örnek teşkil edecek kanımca.

Kitapta Valyria ve Uzun Gece kısımları da var kısaca. Westeros için İlk İnsanlar döneminden başlayıp, Andal istilasına geçilerek ilerlemiş yazarlar. Yalnız Vadi tarihini doğrudan Andal istilasından başlatmış, İlk İnsan çağından bahsedilmemiş, neden bilmiyorum. Bu bence eksidir. En ilgimi çekenler Kuzey ve Demir Adalar gibi bölgeler elbette, Stark hayranı olunca buralara ilgi duymamak mümkün değil. Kitapta ayrıca Targaryen Hanesinin son 300 senesinin özeti de mevcut, İsyan ile dönem bitiyor.

Essos için Özgür Şehirler ilgi çekici idi ama kalanı çok ilgimi çekmedi. Daha çok Braavos ilgimi çekti burada. Zaten bu kitap asoiaf hayranı da olsanız bence herkese hitap etmiyor, tamamen ilgi alanınızla ilgili bir durum. Bazı hayranlar için Essos daha ilgi çekici misal ama hayranlar genelde Dany’nin Essos maceralarından bıkmıştır. 😝

Eğer ASOIAF evrenini seviyorsanız ve tarihini merak ediyorsanız, kitabı alabilirsiniz. An itibariyle baskısı tükenmiş durumda ama yakında 4. baskı gelir, diye düşünmekteyim. İnternette 100 küsur üstünde bir fiyatı var, bilginize.






5 Nisan 2019 Cuma | By: YeniAy M.

Lanetliler Kraliçesi


Vampir Günlükleri Serisi

KÜNYE
Yazar  Anne Rice
Yayıncı: Turkuvaz Kitap
Sayfa584
Baskı Yılı: 2010
TANITIM BÜLTENİ

Vampir edebiyatının en ünlü yazarı Anne Rice’ın Vampir Günlükleri serisinin üçüncü kitabı, Lanetliler Kraliçesi. Tüm zamanların en çok okunan ve vampir edebiyatında yeni bir çığır açan dizisi, okurlarını soluk soluğa okunacak yeni bir serüvene davet ediyor.
Sinemaya da uyarlanan Lanetliler Kraliçesi’nde, altı bin yıllık suskunluğunu bozan, dünya üzerindeki bütün vampirlerin annesi ve lanetliler kraliçesi Akasha, uykusundan uyanıyor ve tüm lanetini serbest bırakıyor.
Ölümsüzlerin en yeteneklisi, en dayanılmazı olan Vampir Lestat’ın konserinde bazı vampirler yanmaya başlıyor ve nedeni bir türlü anlaşılamıyor.
Kraliçe Akasha’nın korkunç bir planı var. Lestat da bu planın bir parçası. İnsanlığın mı yoksa vampirlerin mi sonu geliyor?..
“Kötülük, gizem, şiddet ve erotizmin sınırlarında dolaşan bir şehvetle dopdolu.”


Publishers Weekly
Vampir Lestat kitabının son halkası. İlk kitap ise Vampirle Görüşme ki ben daha okumadım. Bunu da kaç sene sonra 2. el olarak bulup okudum çünkü yayınevi kapanmış. Millet 1. kitaptan başlar ben ortadan başlayıp, sonuncuyu okudum ve belki kafam eserse daha sonra 1. kitabı da okurum, Allah bilir artık.

Kafadan söyleyeyim kitabın tanıtım yazısında "erotizm sınırlarında dolaşan bir şehvetle dopdolu" falan diyor ama kanmayın, yok öyle bir şey. Bunların(vampirlerin) yegane şehvet ve erotizm anlayışı kan ve öpücük ile sınırlı, ölü oldukları için Anne Rice'in vampirlerinde insanlar gibi malum işlev çalışmıyor. :D

Önce öveyim sonra gömeyim romana. Anne Rice vampir edebiyatının en önemli ve ünlü yazarlarından biridir, öyle ki ünlü serisi filmlere bile çevrilmiştir; elbette kitaplardan biraz fazla farklı bir şekilde. Kitap boyunca tüm vampirlerin duygu, düşünce ve içinde bulundukları ruh hallerini gayet net ve güzel bir şekilde yansıtmayı başarmış. Okurken genelde zevk aldım ama elbet bazı kısımlar sıkmadı değil. O kısma sonra geleceğim. Bu kitapta sonunda Akasha ve Enkil'ın hikayelerini öğrenebiliyoruz, nasıl vampir oldular ve Akasha neyin peşinde vb. ne varsa en ince ayrıntısına kadar anlatılıyor, kafanızda soru işareti kalmaz. Yani kitap bittiğinde ciddi bir son olmuş diyebilirim. Tatmin olursunuz.

Evet, övme kısmı buraya kadardı. Şimdi gömmeye geldi sıra. İlk kitabını okuduğum zaman varoluşçu felsefesi bıktı, gına getirdi demiştim ama beterin beteri varmış; bu sefer bu felsefenin yerine iyi-kötü; din-inanç olayına kafayı takmış yazar ve yazmış da yazmış ama öyle böyle yazma değil, böyle baygınlık geliyor artık, yeter ya! diyorsunuz. Çok uzatmış, bu kadın ayar bilmiyor, bir başladı mı sanki kendisi öğretmen biz de öğrenciyiz, bize ders anlatıyor gibi yazıyor. Haliyle bir şeyi "dikta" etme meselesinin canlı örneğini görüyoruz ki işinde usta bir yazar asla bu şekilde yapmaz bu iş; portakalda vitamin misali yapması gerekirken bu teyzemiz gözümüze sokmuş, görmek istemeseniz de görüyor; duymak istemeseniz de duyuyorsunuz. Hele ki Akasha ile girilen o "ikna" sahneleri... Aslında neredeyse tüm kitap boyunca bu konuşmalar ve tartışmalar var, kitap bunlardan ibaret desek yeridir. Vampir Lestat kitabında Jesse nerede? derken şimdi bu kızı niye eklemiş ki? diye soruyorum. Kitapta hiçbir etkili-etkisiz rolü yok, numunelik var kız. Filmde Jesse-Lestat aşkı falan yok burada, sıfır. Çok pis hayal kırıklığı. Ayrıca zırt pırt ağlayan bir Lestat var karşımızda, ne kadar itici ya. Amma da sulu gözmüş haberimiz yokmuş. Bir çok karakterin gözünden anlatılıyor hikaye, asoiaf serisinden buna alışkınım aslında ama öyle bir anlatmış ki zaman kavramını biraz yitirir gibi oluyorsunuz, kafa biraz karışabiliyor.

Özetle bana göre pek de başarılı bir kitap denemez, yani yazarın imajına yakışan bir iş değil; yine de zaman geçirmek adına çok fazla sıkılmadan, bir hafta içerisinde okudum bitti. Bu olumsuzluklar yüzünden ilk kitabı yakın zamanda alma düşüncem yok. :)